Depresyon yaklaşık olarak her dört kadından birini ve her sekiz erkekten birini etkileyen ve kendine zarar verme ve intihar riskini arttıran bir hastalıktır. İntihar ederek yaşamını yitiren kişilerin neredeyse %90`ı bir ruhsal bozukluk tanısına sahiptir. İnsanlar belirli bir zaman dilimi boyunca kendilerini çökkün ve sıkıntılı hissedebilirler, ancak intihar krizi kısa süreli bir zihin durumudur. Madde kullanımı ve psikotik semptomlar gibi çeşitli faktörler de depresyon kadar intihar riski oluşturur. Beklenmedik krizler, iş kaybı, ekonomik kriz, ilişkilerin son bulması ve travma gibi durumlar akut olarak intiharı tetikleyebilir.

Polis memurları son üç ay içerisinde intihar etmeyi deneyen ve depresyon yaşayan kişilerle iletişim halindedir. Bir polisin intihar davranışına tanıklık edebileceği birçok senaryo vardır; psikiyatri kliniğini koruma durumunda, polis nezaretindeki kişilerin buna girişmesi durumunda ve akut intihar riski durumlarında.

Emniyet görevlileri genellikle ruhsal bozukluğa sahip kişilerin kriz durumlarına tepki vermesi ve bu kişileri uygun tedaviye yönlendirmek konusunda karar vermesi gereken ilk kişiler olmaktadır.  Ruh sağlığı konusunda acil çağrıların üçte biri emniyet görevindeki profesyoneller tarafından yapılmaktadır. Bu iletişim müdahale için olanak sağlamasına karşın, bu tür durumlarla nasıl baş edilebileceğine dair eğitim alan polis sayısı oldukça azdır.